Ülkede her şey karıştı ki; Kim ne yapıyor, neyi savunuyor, nereye savrulacak kestirmek mümkün değil. Dün kara ulan kara diye hönküren adam bugün herkesten fazla beyazlık satıyor. Üstelik beyaz olmayanı da kapkara ilan ediyor. Sabah yüzünü yıkayınca temizlenen göz çapakları gibi her şeyin de bir damla suyla temizlendiğini sanıyor. Geçmişine uygun bir milat uydurup birden başımıza ahkam kesen bir küstaha dönüşüyor.
Herkes gücün peşinden koşuyor. Gelen ağam giden paşamdır deyip gemisini yürütüyor ve okyanusta yarın karşılaşacağı dev dalgalar karşısında gemisinin hiç batmayacağına inanıyor. Ya batarsa'yı aklının ucundan bile geçirmiyor.
En son ve itibarlı modanın adı ötekileştirmek olmuş. Bizden olmayan herkes öteki. Arası, ortası, sağı solu, oluru yok. Ya bizdensin ya hiç. Sürekli birlikten bahsedip, birliktelikte olmayacak her eylemi sergiliyor, önünü arkasını düşünmeden her sözü en cesur halinde dillendiriyor. Her şeyi o biliyor, her şeye o karar veriyor ve onun dediklerini yapanlar, onun gibi düşünenler muteber oluyor. Benim gibiysen bendensin, kralsın be abi! Diğerleri mi? Onlar zaten yok hükmünde gömün gitsin...
Söylemezsem olmaz...
Beyaz tv'de "söylemezsem olmaz" diye bir program var. Magazin program mı yoksa her telden çalan, güncel olayları işleyen ortaya karışık bir yapım mı? Bunu şu ana kadar henüz çözemedim ama sahiplerinin sesleri olduğu kesin.
Karşı gördüklerini, karşı mahalledekileri, sevmediklerini, işlerine gelmeyenleri yerin dibine sokmaya bayılıyorlar. Söylemezsem olmaz derken kime neyi söyleyeceklerini çok iyi biliyorlar. Gülben Ergen'den nefret ederken Demet Akalın'a bayılıyorlar. Pusuda bekliyorlar.
Ülkenin gündemi malum Afrin harekatı. İşlemezseler olmaz.
Hem tarihçi, hem siyasi analizci hem de her şeyi bilen kimlikleriyle başlıyorlar konuşmaya.
Vatansever metrelerini masanın üstüne çıkarıyorlar hemen. Sosyal medyada hangi ünlü ne yazmış, nasıl yazmış veya yazmamış hepsinin bir güzel ölçülerini çıkarıyorlar. Eskiden yazanları paylaşıp kendi terazileri ile iyi ve kötü diye yaftalıyorlardı. Kendilerince olanlar şak şak, olmayanlara sallıyor da sallıyorlardı.
Ablalar işi çok büyüttü artık...
Şimdi yazanları değil, sesiz kalmayı tercih edip yazmayanları damgalıyorlar. Nasıl yazmaz diye hesap soruyorlar. Seyircinin önüne atıp hedef gösteriyorlar.
Peki bunun bir sonraki aşaması ne olacak dersiniz?
Ben söyleyeyim; yeterince onlar gibi olmayanlara, onlar kadar fanatikçe tezahürat yapmayanlara saldıracaklar. Olmaz mı derseniz? Olur olur bal gibi de olur. Öncekiler gibi.
Nereye varacağız bu şekilde. Ben bilmiyorum, bilen olduğunu da sanmıyorum ya, neyse!
Herkes gücün peşinden koşuyor. Gelen ağam giden paşamdır deyip gemisini yürütüyor ve okyanusta yarın karşılaşacağı dev dalgalar karşısında gemisinin hiç batmayacağına inanıyor. Ya batarsa'yı aklının ucundan bile geçirmiyor.
En son ve itibarlı modanın adı ötekileştirmek olmuş. Bizden olmayan herkes öteki. Arası, ortası, sağı solu, oluru yok. Ya bizdensin ya hiç. Sürekli birlikten bahsedip, birliktelikte olmayacak her eylemi sergiliyor, önünü arkasını düşünmeden her sözü en cesur halinde dillendiriyor. Her şeyi o biliyor, her şeye o karar veriyor ve onun dediklerini yapanlar, onun gibi düşünenler muteber oluyor. Benim gibiysen bendensin, kralsın be abi! Diğerleri mi? Onlar zaten yok hükmünde gömün gitsin...
Söylemezsem olmaz...
Beyaz tv'de "söylemezsem olmaz" diye bir program var. Magazin program mı yoksa her telden çalan, güncel olayları işleyen ortaya karışık bir yapım mı? Bunu şu ana kadar henüz çözemedim ama sahiplerinin sesleri olduğu kesin.
Söylemezsem olmaz - Beyaz tv |
Karşı gördüklerini, karşı mahalledekileri, sevmediklerini, işlerine gelmeyenleri yerin dibine sokmaya bayılıyorlar. Söylemezsem olmaz derken kime neyi söyleyeceklerini çok iyi biliyorlar. Gülben Ergen'den nefret ederken Demet Akalın'a bayılıyorlar. Pusuda bekliyorlar.
Ülkenin gündemi malum Afrin harekatı. İşlemezseler olmaz.
Hem tarihçi, hem siyasi analizci hem de her şeyi bilen kimlikleriyle başlıyorlar konuşmaya.
Vatansever metrelerini masanın üstüne çıkarıyorlar hemen. Sosyal medyada hangi ünlü ne yazmış, nasıl yazmış veya yazmamış hepsinin bir güzel ölçülerini çıkarıyorlar. Eskiden yazanları paylaşıp kendi terazileri ile iyi ve kötü diye yaftalıyorlardı. Kendilerince olanlar şak şak, olmayanlara sallıyor da sallıyorlardı.
Ablalar işi çok büyüttü artık...
Şimdi yazanları değil, sesiz kalmayı tercih edip yazmayanları damgalıyorlar. Nasıl yazmaz diye hesap soruyorlar. Seyircinin önüne atıp hedef gösteriyorlar.
Peki bunun bir sonraki aşaması ne olacak dersiniz?
Ben söyleyeyim; yeterince onlar gibi olmayanlara, onlar kadar fanatikçe tezahürat yapmayanlara saldıracaklar. Olmaz mı derseniz? Olur olur bal gibi de olur. Öncekiler gibi.
Nereye varacağız bu şekilde. Ben bilmiyorum, bilen olduğunu da sanmıyorum ya, neyse!