şike + teşvik + ırkçılk |
Futbol ve şike
3 Temmuz 2011 sabahı başlayan şike davası, yeni Türkiye'nin yeni mahkemeleri tarafından yaklaşık 5 yıl sonra, 'kumpas' denilerek aklanıyor.
Uluslararası spor tahkim mahkemesi Cas, Uefa Tahkim Kurulu, İsviçre Federal Mahkemesi kararları elbette değişmeyecek ama yurt içinde egemen siyasetin yeni mağduriyetine sarılarak şike yok sayılıyor.
Şikenin aklanmasına gösterilen gerekçeler ile şike yok sayılabilliyorsa; kumpas olmayan gerçek şikenin nasıl tespit edileceğini, gerçek şikenin nasıl cezalandırılacağını anlamakta güçlük çekiyorum. 3 Temmuz Şike Davasına 'kumpas' diyen kıymetli söz sahipleri açıklasalar da hep beraber öğrensek.
Şike ve teşvik girişimleri ve faaliyetlerinin suç olarak sayılması için; canlı yayında pazarlıklar yapılması, kulüplerin karar defterlerine "şike yapacağız" maddesi konulması ve yönetim kurullarınca imzalar atılması gerekiyor. Tabii ki, bunlar da yeterli gelmeyebilir suç olması için. Mesela, TFF ve kurullarına resmi olarak bildirilmesi gerekebilir. Ulusal gazete ve televizyonlara bilgi amaçlı reklam verilmeli, tüm manşetler işgal edilmeli. Mısır'daki sağır sultana bile haber edilmeli ki herkes şahit olabilsin. Yoksa olmaz.
Bunlar da yetmez.
Öyle 3-5 milyon lira gibi küçük rakamlar resmi banka hesaplarından dahi çıksa şike sayılmamalı, hediye olarak verilmiş olabileceği unutulmamalı. Şike yaptığı varsayılan kişilerin siyasi görüşlerine bakılmalı. Fırıldak dahi olsalar 'seçmen sayısı' göz önüne alınmalı gerekirse döneme göre bir kılıfa sarılmalı. Her şeye rağmen, şike tespit edilse bile 'kişiler ve kurumlar ayrılmalı' prensibiyle, kişilere uyduruk 1-2 ay futboldan men cezası verilmeli, kulüplere ceza verilmemeli.
Lannnn ne anlatıyom ben sabah sabah ya... Türkler zaten şike yapmaz.
İyi maçlar, iyi seyirler.