Fenerbahçe Başkanı Aziz Yıldırım ve bazı yöneticileri geçtiğimiz cuma öğle saatlerinde spor medyasından bazı kişilerle bir toplantı gerçekleştirdi. Daha önce televizyonlardan naklen yayınlanacak denen toplantıya hiç bir kamera sokulmadı. Biz de haber alma adına ancak toplantıya katılan gazetecilerin yazdıkları ile yetindik.
Toplantıya hangi gazetecilerin davet edildiğini ve toplantı sonrası neler yazacaklarını tahmin etmek zor olmasa gerek.
1.Tape Aziz Yıldırım ve Sinan Engin arasında geçen ve Sinan Engin tarafından nasıl ısmarlama haber yaptırdığına ait telefon görüşmesi.
2. Tape ise spor medyasının nasıl çalıştığının ispatı.
Şimdi bu iki tapeyi inceledikten sonra bugün Akşam gazetesinden Alaattin Metin'in yazısına bakalım. Ismarlama yazı nasıl yazılırmış gazeteci adayı öğrenciler görsünler.
15.09.2013 Akşam gazetesi
Ben defalarca gittim. Her görüşmeden sonra dışarı çıkınca Metris’in karşısındaki kafede oturup, bir saat kendime gelemedim.
Hareketli, hırslı bir insanın dört duvar arasına hapsolduğunu empati yolu ile de olsa hiç düşündün mü!
Ve o insanın boynunda 38 yıl daha hapiste yatma ihtimali olmasına rağmen, eğilip, bükülmeden “Ben suçsuzum, F.Bahçe suçsuz” haykırışlarına bir saat de olsa hak vermek istemedin.
İşte Aziz Yıldırım’ın isyanı burada.
Vicdan adaletinde tek taraflı olmak.
Mesela ekonomik kazanç sağlamakla suçlandığı vakit, “Hadi canım, öyle şey olabilir mi” diyebildin mi!
F.Bahçe’ye bırakın yaptığı tesisleri, cebinden verdiği milyon dolarları bir kalemde sildiği günleri nasıl unuttun.
Bu işler, televizyonda Tatar Ramazan dizisini izlemeye benzemez.
Bir sevda uğruna sağlığını kaybeden, ailesini ihmal eden bir insana bir de onun gözünden bakabilsen.
İşte sorun burada.
Yarın Kasımpaşa maçı var. Geçen seneki maçı hatırla. Devre arasında oyundan çıkan Alex’in hocası Aykut Kocaman ile yaptığı kavgayı düşün ve sonra o maçın ikinci yarısında tek başına tribünde oturan resmini gözünün önüne getir.
Ve maçtan sonra Kocaman’ın istifa ettiğini öğrenince soyunma odasına giden ve sabaha kadar Samandıra’da hocasını ikna eden başkanını hatırla.
Başında bin tane dert varken, hepsini bir kenara atıp, gecesini gündüzünü F.Bahçe’ye adayan bir kişiyi düşün.
Ve ondan sonra da vicdanının sesini dinle. Gece yatağına yattığın vakit, yorganını başına çektiğin vakit, huzurlu uyuyabiliyor musun? "
Yaz Alaattin yaz...
Çok heyecanlı oluyor.
Sorun sende değil sana bunları yazdıranda ve yazmana yer sağlayanda. Bi de hala sana inanan okuyucuda.
Unutma....
Sen de kalem bitmezse bizde de tape bitmez.
Utanmıyor musun?