Trabzonspor, yeni sezonun ilk maçında bugün Karabük deplasmanında 1-1 berabere kaldı.
Ağustos ayında saatin 17:00'sinde, patates tarlası gibi bir sahada futbol oyanamaya çalışan her iki takım futbolcularına gayretlerinden dolayı tebrik ve teşekkürler... Milyon dolarlık futbolcuları bu sıcakta bu sahada futbol oynatmak sözde marka değerinden bahseden Tff'in ayıbıdır. Bunu söylemekte suç değildir.
Trabzonspor'da Başkan cezalı, hoca cezalı, futbolcu cezalı... (şikenin ve şikeyi unutturmak için tezgahlanan süper finalin faydaları )
Yeni transferlerden sadece Soner'in ilk onbir de olduğu Trabzonspor, ilk yarıda futbol adına güzel şeyler sergiledi. Serkan, Soner ve Volkan işbirliğiyle gelen güzel gol umutları yeşertti. Taraftarların gözünde oynanan futbol umut vermeye başlamışken, Soner'in sakatlığı tüm planlarını alt üst etti Şenol hocanın. Özellikle oyuncu değişiklerinde yanlışlıklar bu skorun böyle gitmeyeceğinin habercisi oldu. Orta sahada Soner'den sonra yerine aynı mevkinin adamı Adrian ve Alanzinho varken Ferhat'ın oyuna alınmasıyla saha dizilişi allak bullak oldu. Celustka bir saga, bir sola ordan oraya sürülerek fayda alınması ne kadar doğru... Üstelik tek forvet Vittek'i çıkarıp orta sahaya Barış'ın alınması, gol yiyince tekrar Ferhat'ın çıkarılıp Henrique'nin alınması vs. Giray'ın anlık müdaheleleri olmasaydı bugün maglubiyet kaçınılmaz olacaktı. Futbol bu kadar çok bilinmeyenli bir denklem olmamalı.
Trabzonspor 1-0 öndeyken tek forvetini çıkarıp geriye çekilemez. Gerekirse 2. forveti oyuna almalı. 2 olsun, 3 olsun... Hele de rakip Karabük'se... Pısırık futbol, Trabzonsporun oyun felsefesi olamaz. Bu oyun anlayışıyla 1 puan iyidir fazlasını beklemek çok iyi niyettir... Unutmadan herkes de Karabük gibi olmaz.
Kısaca sezona iyi bir başlangıç yapamadık. Takımdaki eksik mevkiler sırıtıyor. Transfer sezonu henüz kapanmamışken gerekli müdaheleler yapılmalı, Trabzonspor'da forma giyme şansı olmayanlar ivedilikle yollanmalıdır. Bu kadar fazla futbolcudan ziyade az ama verimli olanlarla yola devam edilmelidir. Sadri başkan mı, Şenol hoca mı bilemem ama kim ne yapacaksa yapsın ve bir an önce müdahele şart. Bu iş böyle gitmez.
Saha içine fazla yorum yapmak adetim değildir, bugüne kadar da pek katılmadım. Ancak bunlarıda söylemeden olmazdı.
Gelelim diğer önemli asıl mevzuya; Trabzonspor'da neler oluyor?
Bizler taraftarız... Takımı, başkanı, yöneticileri, hocayı, futbolcuları her platformda savunuyoruz. Onlara söylenen her olumsuz sözü üzerimize alıyor müdafaya geçiyoruz doğal olarak...
Bir yıldan fazla süredir ne yapacağını şaşırmış, nerdeyse birbiri ile düşman olacak seviyeye gelmiş taraftara yazık oluyor. Şike davası, şike dedikoduları, mahkeme, Tff, Uefa, giden futbolcular, yerlerine yapılamayan transferler, hergün farklı senaryolar okumaktan bıkkınlık geldi.
Taraftar ile takım arasında uçurum git gide açılıyor. İletişimsizlikten yada farklı hesaplardan dolayı dedikodular almış başını gidiyor... Birisi de çıkıp taraftarı rahatlatacak bir şey söylemiyor. Kimin ne istediği belli değil. Yok, hoca başkanla konuşmuyor, başkan yönetimdekilerle arası yok, birileri yeni başkan derdinde, siyaset işin içinde... Kimi hocacı, kimi başkancı...
Ya neler oluyor...
Gazete okuyamayan, tv izleyemeyen, interneti olmayan, sesini duyuramayan milyonların halini kimse düşünmüyor. Trabzonspor sevdalılarını sadece kendi çevrenizdekiler mi sanıyorsunuz? Hele bir bakın sağınıza solunuza. El insaf ...
Varsa bir derdiniz çıkın ortaya söyleyin. Şunu yapın, bunu anlatın deyin ama bi'şey deyin. Bu dönemde hiç bir Trabzonsporlu kişisel ince hesaplar peşinde olamaz. Kimin eteğinde ne varsa döksün. Trabzonspor'da sorumluluk alan herkes tek vücut olmalı ki taraftarda onları takip etsin. Milyonları görmemezlikten gelmeyin artık.
Trabzonspor'dan kimler geldi kimler geçti. Trabzonspor'un gerek şike davasının, gerekse güncel futbolunun önüne taş koyanlar. Gerekirse hepiniz gidersiniz bu taraftar kalır ama tarih bu yaşananları ve yaşatanları unutmaz.