TFF LOGO |
Futbolu ucundan köşesinden seyreden herkes gördü şişirilmiş balonu. Sanal kahramanların sanal dünyası olan Türk futbolu bu kadar aciz olmamıştı bugüne kadar. 8-0 yenildiğimiz maçlarda bile bu kadar acı çekerek bir maç izlememiştik.
Bizi bu kadar yıkan sahada oynanan futbol değildi sadece. Oyun bu, yenersin veya yenilirsin. Göğsünde ayyıldız olan bir futbolcunun taraftarlarca ıslıklanması, küfredilmesi.
O futbolcununda taraftarlara küfretmesi. Kendi takımınızın bir futbolcusu dönüp taraftarına agız dolusu küfür etse siz daha ona o formayı verirmisiniz? Ki o futbolcu suç işlediği için devletinin polisi, savcısı, hakimi tarafından tutuklanan kişi için sakal orucu tutsun, kısaca isyan etsin. Devletine isyan eden adamın devletin kalesinde ne işi var. Kaleci mi yok memlekette başka. Misyonunu tamamlamış ve kendilerini kaf dağının ardında gören adamların milli takımdan ayrılma vakti gelmiştir. İsteyen gönüllü isteyen gönülsüz gitmelidir. Kimsenin bu milleti bu kadar üzmeye hakkı yoktur.
Biz değilmiydik Dünya kupasında her maç sonu sokaklara fırlayan. Biz değilmiydik Avrupa şampiyonasında maçın uzatma anlarına kadar heyecan yaşayan, Türkler otobüse binmeden maç bitmez diyen. Oyun bitti beyler, malesef oyun bitti.
Nasıl geldik bu hale;
3 Temmuz 2011 sabahında döküldü ortaya kirli çamaşırlar bir bir. Her ne kadar bazıları bunu anlayıp kabul etmeseler de gözümüzü kırpmadan okuduk, izledik . Şikeden bahsetmiyorum. Onu zaten yakında herkes görecek ve kabullenecek. Futbolumuzu yönetenlere lafım. Federasyon başkanı Mahmut Özgener'in uyguladıgı hiç bir etiğe, ahlaka uymayan bazı kulüplere uyguladıgı menfaatler. Hakem atamaları, gözlemci tayinleri, pfdk kararları , şampiyonluk görsün diye cezaların kaldırılması vesaire vesaire. Sonra ardına bakmadan kaçmalar.
Yeni federasyon başkanı için kollar sıvandı hemen. Tabii yine aynı bağın gülü olan birisi seçilmeliydi ve seçtiler. Kirlenmişti güzel oyun. Artık ne kadar süpürsende halı kabul etmiyordu pislikleri. Sonunda bomba ellerinde patladı. Hiç bir şey eskisi gibi olmayacaktı ama onlar olur diye düşündüler. Satılık kalemlerle her şeyi tos pembe göstermeye çalıştılar. Emniyete, polise, Uefa'ya rağmen öteleme yolunu seçtiler.
Medyamız her ne kadar çok istesede futbol konuşmayı, görüldüğü üzere konuşulmadı işte. Ne sahada ne de saha dışında. Milli maç hatrı için ertelenen savcılık iddianamesinin açıklanmasının vakti gelmiştir. Tepeden tırnağa işini layıkıyla yapmayan herkes bu arenadan çekilmeli.
M.Ali Aydınlar ve ekibi bugüne kadar kendilerine verilen bu fırsatı tıpkı öncekiler gibi değererlendirmeyip eyyamcılık yolunu seçtiler. Umarım bundan sonra yeni bir hataya daha düşüp hukuk süreci diye diretmez ve geregini yaparlar. Yoksa sonları diğerlerinden farklı olmayacaktır.
Kabul edelim çok kirliyiz ve önümüzde tarihi bir fırsat var. Ya aynen kirli kalır ya da yeniden temiz sayfa açarız. Karar merciileri inşallah temiz olmayı seçerler ve biz o günden sonra istediğimiz kadar doyasıya futbol konuşuruz.
Her gün ölmektense bir kere ölelim.