Avrupa futbolunun patronu UEFA'nın müdahelesi ile yeni bir yola çıktık. Avrupa liglerinin şampiyonlarının mücadele ettigi Şampiyonlar ligi.
Türkiye Futbol Federasyonu'nun tescil edemedigi ama Uefa'nın uygun dedigi Türkiye şampiyonu Trabzonspor için gurur, mutluluk,heyecan ve hüzün dolu bir yol. Keşke normal şartlarda katılım olsaydı ama olmadı, oldurmadılar.
Uzun ve zor bir maraton Şampiyonlar ligi. Kura çekimine 1 gün kala katılım haberi geldi. Şampiyonlar Ligi gibi dünyanın kulüpler bazındaki en büyük organizasyonuna transfer sezonunun bitimne 3-5 gün kala bayram tatilinde yakalandık. Bu kadar kısa sürede dünya yıldızı alma şansımız çok zordu. Belki daha önce açıklansaydı daha çok araştırma yapıp daha kaliteli futbolcular transfer edilebilirdi. Açıkcası yönetimede fazla bir şey söyleyemiyorum. Yine de alınabilecek bir kaç futbolcu transfer ettik.
Bu saatten sonra sahaya çıkan futbolcunun ismi degil üstündeki formadır esas olan. Destegimiz, inancımız ve umudumuz o formayı üstünde taşıyabilenleredir.
İtalya'dan İnter, Fransa'dan Lille, Rusya'dan Csk Moskova ile B grubunda mücadele edecegiz.
Ve beklenen 14 Eylül günü geldi. Milano'da Giuseppe Meazza stadında İnter ile karşılaşıyoruz. Ne anlamı var bilmem ama yine bir 14 Eylül günü aynı İnter'i Tuncay'ın golü ile 1-0 yenmiştik. (14 eylül 1983) Kaderde yine bir 14 Eylül günü karşılaşmak varmış. Yine neden olmasın?
Batıya, gidebildigin kadar en batıya diye başlayan cümleler kurmuştu bordo mavi'ye gönül verenler. O gün neden bugün olmasın.
Giuseppe Meazza stadına çıkcak Şenol Güneş'in ögrencileri sorumluluklarının bilincinde hem Trabzonspor taraftarına hemde tüm Türkiye'ye bu gururu yaşatacaklarına canı gönülden inanıyorum. Elemenin olmadıgı puan mücadelesinde yenemiyorsanız yenilmeyin. Bir puan bile çok lazım olacak bize.
Haydi çocuklar,
Tarihimizde ilk defa yer aldıgımız arenada bizi her zaman her yerde oldugu gibi centilmence alnınızın akıyla temsil edin. Biliyorsunuz sonuç ne olursa olsun başımızın üstünde yeriniz.
Yolun açık olsun Trabzonspor'um.