2010-2011 Spor Toto Süper ligi öyle güzel başlamıştı ki. Yıllar sonra Anadolu'dan yeni bir şampiyon çıkmış, Anadolu takımları tıkır tıkır top oynuyor, hatta bir ara ligin zirvesini tamamen işgal etmişlerdi. Sezonun ilk devresi sonunda Lider Trabzonspor şampiyonluk kupasının bir kulpundan tutmuştu. Yine geçen sezonunun şampiyonu Bursaspor en yakın takipçisi. Kayserispor, Gaziantepspor, Antalyaspor ligin zirvesine yerleşmişti. İstanbul'un 3 büyügünden Fenerbahçe liderin 9 puan gerisinde kalmış, Galatasaray ve Beşiktaş nerdeyse lige havlu atmışlardı.
O arada işte biryerlerden çatlak sesler çıkmaya başladı. Birileri efendim bunlar irdelenmeli, birileri; abi yayıncı kuruluş o kadar para verdi, üç büyükler zirvede olmazsa marka degerimiz düşer, Anadolu takımları bizi Avrupa'da nasıl temsil edecek ... say babam say.
Trabzonspor ve Bursaspor arasına girecek en yakın İstanbul takımı Fenerbahçe üzerine oynamak en mantıklısı geldi galiba. Öyle kader anları yaşandı ki en sıkışık anda çalınan uyduruk penaltılar, açık ofsaytten goller derken gelsin puanlar.
Fenerbahçe bütün maçlarını bir şekilde kazanırken arada ki puan farkı eridi. Son haftalar yaklaşırken Bursaspor saf dışı kaldı. Trabzonspor ile Fenerbahçe aynı puanla liderligi paylaştılar. Puan aynı ama ikili averaj Fenerbahçe'den yanaydı.
Sonradan öğreniyoruz, liderin sözleşme imzalamayan oyuncularıyla sezon ortasında anlaşmalar yapılmış, kafalar çoktan karıştırılmış. Bu oyunculardan bazıları sezon biter bitmez solugu İstanbul'da aldılar. Avrupa'dan başka takımda oynamam diyenler kendi başkanlarını oyalarken imzaları Mecidiyeköy'de çaktılar. Birileride rakiplerinin şampiyonluk kutlamalarında dans shovu yapıp İstanbul sokaklarında basın mensupları ile kadeh tokusturdular.
Son haftalarda öyle maçlar oynandı ki bizler televizyon başında, internette isyan ediyorduk. Bir şeyler oluyor du. Anlıyorduk aslında olanları ama bizim gücümüz ney di ki. Futbolun aga babaları kararlarını vermişti. Kendilerine göre o kadar haklı sebebleri vardı ki. Hatta birileri ölümüne şampiyonluk sözü vermişti. Hırs bürümüştü gözlerini, harcamalıydılar Trabzonspor'u. Kendi düzenleri içinde başardılar sonunda. Tabii para, medya, Tff, aklınıza ne gelirse güçten yana saha içinde bükemedikleri bilegi saha dışında ali cengiz oyunları ile büktüler. Şakacık, şikecik diyerek şampiyon oldular.
Sanki hakları ile açık ara şampiyon olmuşlar gibi tebrik etmediği için tüm çakalları ile saldırdılar Sadri başkana. Apar topar tescil ettikleri şampiyonluklarına inanmadığımızdan sokaklara çıktık, tebrik etmedik diye adımızı hazımsız'a çıkardılar.
Onlar başkalarını tescil etse de biz takımımızı çoktan şampiyon ilan etmiş ve bağrımıza basmıştık. Yıllarca oldugu gibi yine yeni sezon şampiyonlugu için hazırlıklara başlamıştık bile.
Bir tatil sabahı uyandıgımda televizyon ve internette'ki yayınları görünce hala rüya görüyorum sandım. Sadece ben değil, herkes de bir şaşkınlık, aman Allah'ım neler oluyor, feryatlar, figanlar havada uçuşuyor... Oysa ki bizim aylarca isyanlarımıza Adalet el koymuştu. Bizim satılmış dediklerimizin polisin elinde olduklarını gördü gözlerimiz. Bu satılmışlıkları sadece biz degil birileri de görüyor muş megerse. İşte o an...
İlk günler de; saçmalıyor bunlar ne şikesi ne teşviki diyenlerin kelamları degişip, sanki biz mi ilk defa yaptık, herkes yaptı demeye başladılar. Emniyet belgeleri yayınladıkça ama bunu kişiler yapmış kulüplerle ne alakası var sözlerini duymaya başladık. Olay gelişip tutuklamalar başlayınca da biz olmadan lig biter, lig tv batar, bıdı bıdı... aman da aman.
Bir kısım medya, kulüp ve taraftarlarında bir duygusallık baş göstermeye başladı. Sözde ebedi dost mu, düşman mı oldukları belli olmayanlar nerde ise oturup onlarla karalar bağlayacak hale geldiler. Şimdi size soruyorum, Sizin elinizden hak ettiğiniz şampiyonlugunuz çalınsaydı bu kadar sogukkanlı olacakmıydınız? Nerdeyse hırsızı suçlamak yerine ev sahibini haksız göstereceksiniz.
Bu saatten sonra bizim haklılıgımız ispatlanmıştır. Bagımsız Türk mahkemelerinin verecegi her türlü karara saygımız sonsuzdur. Hepsi beraat etse bile polisin elinde ki belgeler yetmiştir vicdani mahkememizin kararına.
Söz sırası şimdi Türkiye Futbol Federasyonun'da;
Bizim şampiyonluğumuz çalınmış ve hırsızlar yakalanmıştır. Nasıl hırsızlar yakalandığında çaldıkları iade ediliyorsa bizim de hakkımız olan şampiyonlugumuz ivedilikle iade edilmeli ve Avrupa şampiyonlar ligi yolu açılmalıdır.
Bir kısım medya, kulüp ve taraftarlarında bir duygusallık baş göstermeye başladı. Sözde ebedi dost mu, düşman mı oldukları belli olmayanlar nerde ise oturup onlarla karalar bağlayacak hale geldiler. Şimdi size soruyorum, Sizin elinizden hak ettiğiniz şampiyonlugunuz çalınsaydı bu kadar sogukkanlı olacakmıydınız? Nerdeyse hırsızı suçlamak yerine ev sahibini haksız göstereceksiniz.
Bu saatten sonra bizim haklılıgımız ispatlanmıştır. Bagımsız Türk mahkemelerinin verecegi her türlü karara saygımız sonsuzdur. Hepsi beraat etse bile polisin elinde ki belgeler yetmiştir vicdani mahkememizin kararına.
Söz sırası şimdi Türkiye Futbol Federasyonun'da;
Bizim şampiyonluğumuz çalınmış ve hırsızlar yakalanmıştır. Nasıl hırsızlar yakalandığında çaldıkları iade ediliyorsa bizim de hakkımız olan şampiyonlugumuz ivedilikle iade edilmeli ve Avrupa şampiyonlar ligi yolu açılmalıdır.