21 Aralık 2009 gecesi…
Trabzonspor kendi evinde Fenerbahçe’ye 1-0 mağlup olmuş. Tam olarak 3 metre 47 santimetre geriden çıkan Alanzinho’nun pozisyonunda ofsayt düdüğü çalan hakem, 0-0 devam eden maçın kaderiyle oynamış… Uşakların boynu bükük, uşaklar keyifsiz, moralsiz.
***
Serhat Kırkayak (23), Bünyamin Kahriman (24), Mesut Keleş (19) ve Ahmet Muhammet Demirel (21) Ankara’dan yola çıkmışlardı. Çok önemliydi bu maç hepsi için… Trabzonspor kaybetti. Bünyamin çok efkarlıydı. Geçti direksiyona… Yorgunluk çekilmez bir hal almıştı şimdi… Dinlenmediler yine de; bir an önce Ankara’ya dönmekti hedefleri.
***
Olmadı…
***
Samsun’da ecel çıktı karşılarına. Gencecik fidanları kopardı, aldı…
Yürekler yandı. Ağıtlar yakıldı.
Yaralandık… Yıkıldık…
Bir yemin ettik sonra… Dedik ki; “getireceğiz o kupayı uşaklar! Önce Kazım’a, sonra sizlere… Bekleyin…”
***
Uşaklar bekledi…
***
Alaaddin Aygün, Bülent Dönmez, Faruk Genç, Gökmen Karakullukçu, Hasan Sevgi, İsmail Akyazı, Kürşat Akyazı, Kemal Yılmaz, Neşat Akyazı, Turgay Demirkaya, Ziya Kara ile beraber bekledi…
96’da şampiyonluk elden gidince canına kıyan Mehmet Dalman ile bekledi…
Daha 12’sinde boynundaki urgan ile ciğerleri dağlayarak çekip giden Hüsnü Civelek ile bekledi…
“Bu sene…” dedik. “Bu sene geliyoruz uşaklar! Serhat… Hüsnü… Kazım… Bekleyin.”
“Bir Sevda Uğruna” anıtını ve hatıra ormanını her gördüğümüzde, biraz daha güçlendik, heyecanlandık, sabırsızlandık.
Ama olmadı.
Samsun’da anılarına yapılacak hatıra ormanının engellenişi kadar aşağılıkça, adice bir oyunla parmaklarımızın arasından söküp aldılar kupayı.
Gelemedik… Getiremedik…
Ama adalet bir gün tecelli edecekti. Bugün değilse yarın dedik…
***
Uşaklar;
Sanırız ki yarın geldi…
Adi senaryonun bayağı oyuncuları yeniden sahneye çıkmaz ise, az kaldı…
Geliyoruz…
***
Ve yine 21 Aralık 2009 gecesi…
Binlerce kişinin doldurduğu Avni Aker tribünlerinde mutlu olan tek bir kişi vardı yalnızca. Bordo maviye bürünmüş tek bir kişi seviniyordu sadece. Onun adı Ahmet Muhammet Demirel'di…
Serhat, Mesut ve Bünyamin’e “Ben de geleyim sizinle maça” dediğinde şart koşmuştu dostları: “Ama Trabzonspor forması giyeceksin tribünde…”
Ve bordo maviye sarındı Ahmet.
Hayattaki son gününde, hayattaki son fotoğrafında, son gülümsediğinde üzerinde Trabzonspor forması vardı…
Ahmet bugün yaşasaydı, sevdasını bu çirkinliklere bulayanlar yüzünden kahrolacaktı…
Ahmet vedasını mutlu yapmıştı…
Not: Bu yazı Bordo Mavi Net'den Gamze Bal tarafından yazılmış ve noktasına virgülüne dokunulmadan, yazarın izni ile yayınlanmıştır.
Trabzonspor kendi evinde Fenerbahçe’ye 1-0 mağlup olmuş. Tam olarak 3 metre 47 santimetre geriden çıkan Alanzinho’nun pozisyonunda ofsayt düdüğü çalan hakem, 0-0 devam eden maçın kaderiyle oynamış… Uşakların boynu bükük, uşaklar keyifsiz, moralsiz.
***
Serhat Kırkayak (23), Bünyamin Kahriman (24), Mesut Keleş (19) ve Ahmet Muhammet Demirel (21) Ankara’dan yola çıkmışlardı. Çok önemliydi bu maç hepsi için… Trabzonspor kaybetti. Bünyamin çok efkarlıydı. Geçti direksiyona… Yorgunluk çekilmez bir hal almıştı şimdi… Dinlenmediler yine de; bir an önce Ankara’ya dönmekti hedefleri.
***
Olmadı…
***
Samsun’da ecel çıktı karşılarına. Gencecik fidanları kopardı, aldı…
Yürekler yandı. Ağıtlar yakıldı.
Yaralandık… Yıkıldık…
Bir yemin ettik sonra… Dedik ki; “getireceğiz o kupayı uşaklar! Önce Kazım’a, sonra sizlere… Bekleyin…”
***
Uşaklar bekledi…
***
Alaaddin Aygün, Bülent Dönmez, Faruk Genç, Gökmen Karakullukçu, Hasan Sevgi, İsmail Akyazı, Kürşat Akyazı, Kemal Yılmaz, Neşat Akyazı, Turgay Demirkaya, Ziya Kara ile beraber bekledi…
96’da şampiyonluk elden gidince canına kıyan Mehmet Dalman ile bekledi…
Daha 12’sinde boynundaki urgan ile ciğerleri dağlayarak çekip giden Hüsnü Civelek ile bekledi…
“Bu sene…” dedik. “Bu sene geliyoruz uşaklar! Serhat… Hüsnü… Kazım… Bekleyin.”
“Bir Sevda Uğruna” anıtını ve hatıra ormanını her gördüğümüzde, biraz daha güçlendik, heyecanlandık, sabırsızlandık.
Ama olmadı.
Samsun’da anılarına yapılacak hatıra ormanının engellenişi kadar aşağılıkça, adice bir oyunla parmaklarımızın arasından söküp aldılar kupayı.
Gelemedik… Getiremedik…
Ama adalet bir gün tecelli edecekti. Bugün değilse yarın dedik…
***
Uşaklar;
Sanırız ki yarın geldi…
Adi senaryonun bayağı oyuncuları yeniden sahneye çıkmaz ise, az kaldı…
Geliyoruz…
***
Ve yine 21 Aralık 2009 gecesi…
Binlerce kişinin doldurduğu Avni Aker tribünlerinde mutlu olan tek bir kişi vardı yalnızca. Bordo maviye bürünmüş tek bir kişi seviniyordu sadece. Onun adı Ahmet Muhammet Demirel'di…
Serhat, Mesut ve Bünyamin’e “Ben de geleyim sizinle maça” dediğinde şart koşmuştu dostları: “Ama Trabzonspor forması giyeceksin tribünde…”
Ve bordo maviye sarındı Ahmet.
Hayattaki son gününde, hayattaki son fotoğrafında, son gülümsediğinde üzerinde Trabzonspor forması vardı…
Ahmet bugün yaşasaydı, sevdasını bu çirkinliklere bulayanlar yüzünden kahrolacaktı…
Ahmet vedasını mutlu yapmıştı…
Not: Bu yazı Bordo Mavi Net'den Gamze Bal tarafından yazılmış ve noktasına virgülüne dokunulmadan, yazarın izni ile yayınlanmıştır.